MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 24 ARALIK’TA KIRŞEHİR’E GELİŞİNİN YIL DÖNÜMÜ BU YILDA ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLERLE KUTLANDI. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ŞEHRİMİZE GELİŞİ İLE İLGİLİ YAZARIMIZ ÖMER YILMAZ’IN YAZISI…
Asya’nın bozkırlarından batıya doğru göç eden Oğuz boyları geçtiği yerlerdeki milletlerle kültür ve medeniyet alışverişi yaparak bozkır medeniyetinin topluluklar arasında yayılmasını ve yaşamasını sağlamışlardır. Bunlardan Kayı boyu Anadolu’nun batısına doğru ilerleyerek, aşiretten devlete, devletten imparatorluğa atılan adımları ve bu uzun süreci zafer taçlarıyla süslemişlerdir.
Fethedilen yerleri imar eden, adalet, medeniyet ve huzur götüren Osmanlı dünyanın en büyük imparatorluklarından birini kurarak üç kıtaya hükmetmiştir. Zaman içerisinde şartlar değişmiş, yükselişten duraklamaya, duraklamadan gerilemeye ve dağılmaya doğru bir gidiş başlamıştır. İçte ve dışta meydana gelen değişmeler, 18.yüzyılda Fransız ihtilâli ile birlikte hürriyet, eşitlik, cumhuriyet, laiklik gibi kavramların Avrupanın tamamına yayılması, milliyetçilik duygularının yükselmesi ve kötü yönetimler;çöküşü ve dağılmayı hızlandırmıştır.
Osmanlı Devletinin parçalanması her türlü krizi ve felaketi de beraberinde getirmiştir. Osmanlının çöküşünü fırsat bilen devletler ülkemizi dört yandan işgale başlamışlar, Türk’ü yok etme hayaline kapılmışlardır. Bu durumda Devletin başkenti İstanbul’daki bir kısım aydınlar kurtuluş için İngiliz veya Amerikan himayesine girmenin gerekliliğini savunuyorlardı. Bütün bu olup bitenleri ve konuşulanları milletin geleceği için uygun bulmayan Mustafa Kemal Paşa; kurtuluşun İstanbul’da olamayacağını bunun ancak Anadolu hareketiyle mümkün olacağını düşünmüş ve bu maksatla 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkarak kurtuluş savaşının fitilini ateşlemiştir.
Samsun’dan Amasya’ya oradan Erzurum’a geçen Mustafa Kemal Paşa gittiği yerlerde heyecanla karşılanmış, düşmanı yurdumuzdan atmak için hep birlikte hareket etmenin önem ve gerekliliğini anlatmıştır. 4 Eylül 1919’da Sivas’ta yapılan kongrenin ardından kurtuluş hareketinin merkezi olarak Ankara seçilmiş ve Kayseri-Mucur üzerinden Ankara’ya hareket edilmiştir.
Öğretmen Servet Hanım Mustafa Kemal Paşa’nın Mucur’a gelişleri ile ilgili olarak;
“Atatürk’ün gelişlerinden üç gün evvel yağmurlu ve çamurlu bir günde Ali Fuat Paşa Mucur’a geldi. Üç gün sonra Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının geleceğini haber verdi.
Mustafa Kemal Paşa yanında Rauf Kaptan, Rüstem Bey ve Yüzbaşı Dr. Refik Bey ve bazı zevat ile birlikte 21 Aralık 1919 günü Kurugöl tarafından üç eski taksi ile Mucur’a geldiler. Soğuk ve yağmura rağmen Hükümet erkânı, okul talebeleri ve coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanan Paşa, Müftü İsmail Hakkı Efendi’nin uzun duasından sonra kasabanın ileri gelenleri ile çeşitli meseleler üzerinde konuştu ve onları dinledi.
Mucur’daki birlik, heyecan ve milli duygudan çok memnun olan Paşa, ilçede iki gün misafir kalmış, bu müddet esnasında Müdafa-i Hukuk Cemiyetini sık sık toplantıya çağırarak irşat etmiştir. Paşa Kaymakam Ahmet Cevat Akın ve Mucur Halkı’na duyduğu memnuniyeti belirtmiştir.
Mucur’da kalan Paşa Hükümet Konağında misafir edildi, öğrencilerle de görüşüp onlarla meşgul oldu.
Mustafa Kemal Paşa:
– “ Bu küçük kasabada gördüğüm hürmeti ve çocuklardaki zekâyı hiçbir yerde görmedim” dedi.
Bu ilgi ve heyecandan duyduğu memnuniyeti ifade maksadıyla öğretmen Servet Fikret Hanım’a bir takdirname verdiler.
Atatürk’ün Mucur’a gelişinden sonra kasabadaki durgunluk ve ümitsizliğin yerini heycan ve kurtuluş ümidi almıştır. Mucur’daki çok faydalı görüşmelerin ardından Hacıbektaş’a gitmek üzere 23 Aralık 1919 günü kasabadan ayrıldılar.
Mustafa Kemal Paşa Şeyh Çelebi Cemaleddin Efendi’nin Bektaşi toplulukları üzerinde çok büyük bir nüfuza sahip olduğunu bildiğinden bu harekette desteğini önemsiyordu. Paşa, yolların çamurlu olması nedeniyle Cemaleddin Efendi’nin İlicek Çiftliği’ne Dergâhın yaylı ve körüklü arabaları ile geldi. Bir müddet dinlendikten sonra yine yaylı arabalarla yanlarında Dede Postu vekili Niyazi Salih Baba olduğu halde oradan Hacıbektaş’a intikal etti.
Şeyh Çelebi Cemaleddin Efendi tarafından çok iyi karşılanan Paşa, Cemaleddin Efendi’nin konağında misafir kaldı. Şeyh ile özel olarak yapılan uzun görüşmeden sonra Mustafa Kemal Paşa’ya “canla başla size bağlıyız” diyen Çelebi, bütün taraftarlarının sâdık kalacağına ve yardımcı olunacağına dair söz verdikten sonra taraftarlarına bir beyanname gönderdi.
Dergahı ziyaretten sonra Hacıbektaş’tan çok mutlu olarak ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 24 Aralık 1919 günü soğuk ve yağmurlu bir günde Kırşehir atlıları tarafından Gölhisar’da karşılandı. Yenice Mahallesi’nin sokaklarını dolduran halkın tezahüratıyla arabadan inen Paşa için Kılıççı Köprüsü’nün başında kurbanlar kesildi. Mustafa Kemal Paşa büyük ilgiden dolayı halka ve görevlilere teşekkür etti.
Mutasarrıf Vekili Ali Hikmet Bey, şehrin ileri gelenlerini ve Gençlik Derneği Yöneticilerini tanıttı.
Kapıcı Camiî yanında öğrencilerin karşılamaya gelişinden memnuniyet duyan Paşa, tekrar arabadan inerek çocukları selamladı, halk tarafından da dakikalarca alkışlandı.
Mutasarrıflık dairesinde bir süre dinlenen misafirler, Gençlik Derneği’nden M.Sıtkı Doğu ve Mustafa Hilmi Nural’ın daveti üzerine yaya olarak doğruca Gençlik Derneği’ne gittiler. Dernek adına Sıtkı Doğu, Mustafa Kemal Paşa’ya teşekkür etti. Paşa derneğin nizamnamesini istedi. Bazı cümlelerin altını çizdikten sonra ayağa kalkarak:
“Sevgili gençler, sizin gösterdiğiniz heyecanlı tezahürden çok mütehassis olduk. Esaret tehlikesine düşen, hürriyet ve istiklâlini temin hususundaki dâvamızın hususiyetine inanmış olduğumuza kanaat getirerek nizamnamenizin çizdiği esaslar cidden takdir edilir mahiyettedir. İlerde hepinizin şerefli başarılar yolcusu olduğunuzu görmekle iftihar ederiz” diyerek hislendirici sözler söyledi. Çaylar içildikten sonra Derneğin hâtıra defteri Paşa’ya sunuldu.
Paşa el yazısı ile;
“Kırşehir Gençlerinin vatanımızda gençliğin kıymetli bir enmuzeci olduklarını isbat edecek efkârı-metine ve musibe ile mütehalli bulundukları kanaatiyle vaz-ı imza eyleriz.
24 Aralık 1919
Mustafa Kemal
Ahmet Rüstem, Hakı Behiç, Mazhar Müfit, Hüseyin Rauf” diye yazıp imzalayarak iftihar vesikası bir hâtırayı Kırşehir gençlerine bıraktı.
Bu Vesika Atatürk’ün Türk Gençliği ile ilgili ilk yazılı belge olmasından dolayı çok önemlidir.
Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Müftü Halil Gürbüz Efendi’den çeşitli konularda bilgi alan Mustafa Kemal Paşa ve diğer misafirler Güldigen Mahallesi ırmak kenarında Sait Efendi’nin oğlu Mustafa Efendi’nin evinde kaldılar.Belediye Resi olan Mahbub Efendi de misafirlere karşı elinden gelen hürmeti yapmakta kusur etmedi.
Paşa akşam halktan isteyenleri kabul ederek bilgi alışverişinde bulundu. Öğretmen Ömer Aydın Bey’in düzenlemiş olduğu fener alayı sokakları inleten âvazeleriyle misafirlerin kaldıkları eve doğru ilerleyerek gösterilerine devam ettiler. O gün Kırşehir müstesna bir gün yaşıyordu. Vatanın kurtarılacağına ve kara günlerin son bulacağına olan inançları kesinleşmişti. Kalabalık evin önünde durdu. Mustafa Kemal Paşa, Mutasarrıf Vekili Ali Hikmet, Belediye Reisi Mahbup Efendi ve Esat Ağa olduğu halde balkona çıkarak halkı selamladı. Okul Müdürü ve Öğretmen Ömer Aydın bey orada bir nutuk irad etti. Konuşma bittikten sonra;
Mustafa Kemal Paşa:
“Sevgili Kırşehir Halkı ve gençleri. Bizi çok hislendirdiniz. Her yerde halkın coşkun tezahürleriyle karşılaştık. Milletin azmü imanının kuvvetli olduğuna inandık. Namık Kemâl:
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini”
demişti. Ben Kemâl de öğünerek değil, milletimizin asalet ve kahramanlığına dayanarak söylüyorum: “Bulunur elbet kurtaracak bahtı kara maderini”
Tesbit edilen hududumuzun içindeki düşmanlarımızı mutlaka dışarı atacağız. Bunu yapmak için çok zorluk çekmeyeceğiz.
Milletimizin hayat ve hürriyet hakkını elde etmek için her türlü fedakârlığa katlanacağız” dediler.
Geceyi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticileriyle konuşarak geçiren Paşa pek az uyuyabildi.
Sabah erken uyanan Mustafa Kemal Paşa uğurlamak üzere toplanan kalabalığın tezahürat ve iyi dileklerine cevaben;
“Milletimizin yüksek kabiliyetini hüsnü istimal ederek bu yolda muvaffak olacağımızdan eminiz ve emin olabilirsiniz” diyerek veda ettikten sonra Ankara’ya gitmek üzere 25 Aralık 1919 günü Kaman’a doğru hareket ettiler. Kış bütün şiddeti ile sürüyordu. Atlılar ve otomobildekiler Sofular Köyü’nde biraz dinlendikten sonra hareket ettiler. Tepede Kaman atlılarının refakat ettiği misafirler Kaman Belediye Reisi Halil Gönç ve büyük bir kalabalık tarafından hanın önünde karşılandılar. Toplananlarla hal ve hatır sorduktan sonra Hacı Ali Bektaş Ağa’nın davetini kabul ederek hazırlanmış olan atlarla ağanın köyüne gittiler. Yemeğe takiben Paşa toplananlara memleketin düştüğü hali, işgalleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararları anlattıktan sonra çevre köylerinden gelen muhtarların ve halkın şikayetlerini dinledi. Köylüler “Sen neredeysen biz oradayız Paşam” diye tezahürat yaptılar.
Geceyi köyde geçiren Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Kamanlıların yoğun ilgisi ve desteğinden memnun olarak 26 Aralık 1919 günü yine kapalı ve yağmurlu bir havada köyden atlarla hana geldiler. Hanın önünde bekleyen otomobillerine binerek Kaman atlıları, Kırşehir’den gelen atlılar ve çevreden gelen kalabalık tarafından Ankara’ya uğurlandılar.
Mustafa Kemal Paşa’ya verdikleri sözün arkasında duran Hacı Bektaş, Mucur, Kırşehir, Çiçekdağı, Kaman yiğitleri vatanın her köşesini mukaddes saydıklarından gözlerini kırpmadan Kurtuluş Savaşı’na katılarak kahramanca mücadele ettiler. Pek çok Gazi ve Şehit vererek görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiler.
Ayrıca her kasaba kendi imkanlarıyla silah ve cephane temin ederek “Milli Süvari Müfrezesi”ni kurdular. O günün zor şartları altında kurulan “Milli Süvari Müfrezesi” Kurtuluş Savaşı’nda çok büyük işler başarmış ve Atatürk’ün önderliğinde düşmanı yurttan kovarak “Türk’ün esir, Türk Yurdu’nun işgal edilemeyeceğini” tüm dünyaya ispat etmişlerdir.
Yararlanılan Kaynaklar:
-Sırrı KARDEŞ, Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Kırşehir’de,Ankara 1950.
-M.Müfit KANSU, Erzurum’dan ölümüne kadar Atatürk’le beraber,Ankara 2009.
-Yaşar ÖZÜÇETİN, Kuva-yı Milliye ve Milli Mücadelede Kırşehir,Kırşehir 2009.
-Hasan ŞAHİN, Geçmişten Bugüne Kırşehir-Ankara 2007